30 Mayıs 2010 Pazar

Tarihi denizlerde boylu soylu yelkenliler

5 yorum
Cumartesi yine Namlı'daydık. Kalabalık her gittiğimizde biraz daha artmış oluyor, rahat rahat gidilebilecek bir yer olmaktan çıktı. Nişantaşı'ndaki Kırıntı gibiydi, kapıda rezervasyon olayı. Kahvaltı boyunca Hamit'le bu sorunu nasıl hallederler diye düşünüp bir yol bulamadık. Rezervasyonlu gelsek de yine orada beklemek gerekiyor. Yeni bir yerler bulmak lazım dedik en son...

Ben masa sırası beklerken baba kız sahile indiler. Yelkenlilerden bahsettiler, kahvaltıdan sonra gezelim, görelim, öğrenelim diye gittik. Çok sıcaktı ve aksi kızım şapka taktırmadı. Resimlere bakıp da kendileri takmış, çocukta bir şey yok diye kızmayın. Ben de Türk usülü serinleme yöntemiyle korumaya çalıştım Defne'yi. Elime su döküp her yerini ıslatmak suretiyle kendimce korudum onu :))






Hamit almış bu şapkayı. Ortam iyice film setine dönsün diye taktım :))




Bunlar da Karayip Korsanları :)) İşlerine ciddiye almış, hiç anlamadığımız bi dilden konuşuyorlardı. Tekne karaya bağlıyken niyeyse bu hummalı çalışma :))






Yelkenliler çok güzeldi. Hepsinin ince ayrıntıları, ustalıkla hazırlanmış süslemeleri ve dönemlerine ait detayları vardı. Türk bayraklı "bodrum" teknesinin tarihi olmamasını konuştuk. 1600 yıllarından kalmış ve iyi korunmuş yelkenlilerin arasında Tuzla'dan yeni çıkmış gibi görünmesini yadırgadık. Yok muydu bizim de tarihimizden böyle hediyeler?


Uykusu gelen, deniz havası alan ve mahmurlaşan Defne'yle gezmek hiç zor olmadı. Eziyetsiz benim kızım :)))

23 Mayıs 2010 Pazar

Hamarat anne (!)

0 yorum
Dünkü kahvaltıdan sonra kızım beni tembel anne olarak bilmesin diye :) pazar sabah kahvaltısı düzenledik :))) Annem, babam, ananem, zafer ve zeyneb'le birlikte güzel ve sakin bir pazar geçirdik.

Bu börekleri ilk defa denedim. Anneminki gibi olursa iyi olduğunu anlayacaktım, annem aynı olmuş dedi. Çok sevindim. İş yoğunluğundan unutmamak için ara ara bu börekten yapmalıyım.












Geçen pazar annemde, ondan önceki pazar Zeyneb'lerde olan bu kahvaltıların gelenekselleşmesini istiyorum. Hem birbirimizi görüp, hem de ev ortamında rahat rahat dinlenebiliyoruz.

Ananem ne kadar tatlı, hep kibar, yüzündeki o naif gülümsemeye bayılıyorum :)




Geniş geniş gazeteler karıştırıldı. Nette sörf yapıldı. Hatta bir ara annem ve Hamit organik pazardan Defne için köy yumurtası, mis kokulu çilek ve erik almaya bile gittiler. Yaşasın kalabalık aile :))




22 Mayıs 2010 Cumartesi

Kahvaltıları çok severiz

4 yorum
Bunu başkası hazırlamışsa daha da çok severiz :)) Biraz tembelim galiba...

Hamit'le babam Karaköy'deki Güllüoğlu Baklava ve Namet Gurme'nin uzun zamandır müdavimiydiler. İkisi balık dönüşü mutlaka oraya uğrarlardı. Son zamanlarda biz de gitmeye başlamıştık ve bir haftasonu buraya kahvaltıya gelmeli demiştik. Namet geçen sene TimeOut yeme içme ödüllerinde en iyi kahvaltı mekanı seçilmiş. Gitmesek zaten ayıp olurmuş :))

Tatlımın atom kahvaltısını evde yaptırdığımızdan burada rahattık. Ne yersen ye, yemek istemezsen de yeme dedik. (mısırı evden getirdim, oraya gidip de bulamazsanız, bana kızmayın)


Genel olarak bizi rahat bıraktı. İki çift laf edebildik kocayla. Her şeyi 'kendi' yapmak istemesi biraz zora soksa da bizi, çocuklu insanız bu kadar da olucak deyip geçtik.



Kahvaltıda çok seçenek olsun, önce gözüm doysun, yemesem de dursun diyenlerdenseniz mutlaka bir sabah gelin. Rezervasyon yaptırıp kendinizi garantiye alın derim, çünkü çok kalabalık... Kalabalığı rağmen servis hızlı, çalışanlar güler yüzlüydü. Buraya hep gideriz bence, hem eve de yakın...












Çıkışta babayla defdef balıklara bakmaya gitti. Arkaya şu koca gemiyi de alarak birkaç resim çektim. Tabii iphone'la olduğundan 'eh işte' fotolar çıktı mecburen.




Deniz havasını da aldı, ne güzel uyur şimdi diyerek eve döndük. Gerçekten de güzel uyudu :)


Lilypie Second Birthday tickers