Ayrı kaldığımız zamanlarda ona giderken küçük bir hediye götürmeyi adet edindik. Mutluluğuna mutluluk katmak, belki de içimi rahatlatmak. Ayrı olduğumuz zamanlarda tam da tarif edemediğim garip bir suçluluk duygusu hissediyorum, tam o da değil tanımı, ama onun gibi bir şey...
İşte sevinen, şımaran, dans eden Defne :)Bu kadar rahat olacağımı hiç düşünmezdim. Kirlenmek güzeldir sloganı felsefem olmuş. Önce biraz oturuyor, tepkime göre yerlerde yuvarlanıyor o da :)))
Bu da pazar kahvaltımız. Orda her şey sanki dalından yeni koparılmış gibi. Temiz hava da iştah açıyor, yedikçe yiyoruz valla.
Tren yolu hemen orda. Defne'nin bu evde en sevdiği şey. Gelenleri karşılıyor, gidenlere hoşçakal diyor.
Yediklerimizi eritmemiz lazım di mi ama :)) O sıcakta yürüyüş de pek mantıklı değilmiş, eve gelince anladık. İyi ki buz gibi Miller'lar var.. Bir de sonradan oluşacak bira göbeği :)))
Anenem pazar akşamı balkondan bizi yolcularken çok buruktu. Kalabalığı çok seviyor ama ne yazık ki o kalabalığın çoğu çalışıyor. Balkondan bize el sallayışı, keşke daha fazla zaman geçirebilsek dedirtti bana...
4 yorum:
ne güzelmiş :)
ohhh kahvaltı da mis gibi
evet süperdi gerçekten :)
Okul yıllarımın geçtiği sakin kasaba Hereke, bu pazar biz de trenle Hereke'ye kahvaltıya gitmeyi planlıyorduk, hava çok sıcak olunca vazgeçtik, belki önümüzdeki haftalarda :)))
Bu arada anneannenin evinin sırasında bir arkadaşım oturuyordu, o günlerim geldi aklıma :)))
İyi yapmışsınız, biz ordayken de çok sıcaktı hava. Gerçekten de Hereke'nin nostaljik mi desem mistik mi öyle bir havası var. Hayatın yavaş aktığı yerlerden...
Ananemin bazı akrabaları hala ordalar, akraba çıkmayalım biyerden :))
Yorum Gönder