Bloğum tozlandı, belki de kimse uğramıyordur artık. Blog yazanlar beni anlayacaktır, hani bazen eliniz gitmez ya yazmaya işte ondan oldu bana. Türlü türlü bahaneler de bulabilirim ama tam olarak bu oldu. Kendi kendime kaldığım zamanlarda içimi kemirdi tozlanmış bloğum. Ama enerjimi toplayıp oturamadım bir türlü başına. Yazmış olmak için yazmak istemedim. Burayı çok fazla önemsiyorum, bu yüzden galiba...
30 Kasım 2010 Salı
Çok uzun bir ara oldu
28 Kasım 2010 Pazar
Dayday'la sallan yuvarlan
Kardeşim Zafer'in böbrek taşından bahsetmiştim. Dünyada tanımlanmış en büyük acıymış, erkeklerde doğum sancısı gibiymiş. Epidural sezeryan yapan tatlı canım, onun ne hissettiğini anlamadı tabi ama gerçekten çok zor günler geçirdik beraber. Bir gün yine Acıbadem Hastanesi ziyaretinden sonra bize getirdim Zafer'i. Defne 'dayday' diye diye tepesinden inmedi, onu hiç yalnız bırakmadı.
Zafer sayesinde evde çorapsız gezme derdinden de kurtulduk. "Daydaya ne oldu" sorusunun cevabı, tabii ki "evde çorapsız gezmiş, terlik giymemiş, hastalanmış" oldu :)) Duyduktan sonra ayağından çıkarmaz oldu çoraplarını. (sağol kardiş:)

Zafer'in eşi Zeynep, yeni başladığı işin eğitimi için bir hafta yoktu. Üzülmesini istemediği için Zafer haber verdirmedi ona. Her aradığında ona çaktırmamaya çalıştık. Bizim ailenin böyle hastalık saklamaları meşhurdur zaten. Babam yurtdışında hastalandığı zaman, ben 2.5 aylık hamileyim diye ne Türkiye'ye döndüğünü söylediler bana, ne de hasta olduğunu. Öğrendiğimde babam iyileşmişti, ben de kritik 3 ayımı tamamlamıştım.
Neyse, Zeyno'nun fotosunun olmamasının sebebi bu. Artık ona özel bir post hazırlarım :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)